Efendiler, dış siyasetin en çok alakadar olduğu ve dayandığı husus, devletin iç teşkilatıdır.
Dış siyasetin iç teşkilatla uyumlu olması lazımdır. Batı'da ve Doğuda başka başka tabiatlara ve kültüre ve emele sahip birbirine zıt unsurları toplayan bir devletin iç teşkilatı elbette asılsız ve çürük olur. O halde dış siyaseti de esaslı ve metin olamaz.
Böyle bir devletin iç teşkilatı bilhassa milli olmaktan uzak olduğu gibi, siyasi mesleği de milli olamaz.
Buna nazaran Osmanlı devletinin siyaseti milli değil, fakat şahsi, belirsiz ve istikrarsız idi.
Nutuk
Tabiatta, bilirsiniz ki, hiçbir şey yok olmaz. Ne bir ses, ne bir söz, ne bir hareket.
Olduğu çağ ne kadar eski veya yeni olursa olsun, bütün bu oluşlar, oldukları anda gibi tabiat içindedir. Bu dalgalanmada zaman ve mesafe kavramı yoktur.
Bugün dünyanın herhangi bir köşesinde söylenen sözü veya akis yapan hareketi, yine dünyanın herhangi bir köşesinde aynı anda işitmek, dinlemek, zapt etmek mümkün olduğunu görüyoruz.
Atatürk'ün, Afet İnan'ın "Tarihe Giriş" dersi için yazdığı kısım
Bizim milletimiz elbette dünyanın takdirlerine liyakat kazanmış bir toplumdur.
Fakat onu layık olduğu şeref mertebesine ulaştıracak sizlersiniz.
Millet, memleket, Cumhuriyet sizden yüksek hizmet beklemektedir.
Siz faaliyete geçtikten sonradır ki, milletin azami kabiliyeti fiiliyata dönüşmüş olacaktır.
Amasyalılar!
Padişah ve hükümet, itilaf devletlerinin elinde esirdir. Memleket elden gitmek üzeredir. Bu kötü vaziyete çare bulmak için sizlerle işbirliği yapmaya geldim.
Amasyalılar!
Düşmanlarımızın Samsun'dan yapacakları herhangi bir çıkartma hareketine karşı, ayaklarımıza çarıklarımızı çekecek, dağlara çekilecek, vatanımızı en son kayasına kadar müdafaa edeceğiz...
Mustafa Kemal, Milli Mücadele başladıktan sonra ilk kez açık havada halka karşı konuşuyordu. Saat 17 civarında, Belediye binasında, Amasya'da, önünde toplanan kalabalığa karşı görseldeki sözleri söyledi.
Amasyalılar öylesine heyecanla bu sözleri bekliyorlardı ki söylenene göre dakikalarca Atatürk'ü alkışladılar ve içlerinde bir sürü yaşlı, genç gözyaşlarına boğuldu.
Amasya baştan aşağı değişmişti.
Bu kıymetli diyarın en yüksek makam ve vazifesini kazanmış ve üstlenmiş olmanızdan dolayı sizi tebrik ederken, gelişmesini daima alaka ve muhabbetle takip edeceğim Hatay'daki faaliyetinizde muvaffakiyetinizi temenni eyler ve Hatay'ın yeni idare altında pek çok saadet ve refahlar görmesini yürekten dilerim.
Hatay Devlet Başkanı seçilen Tayfur Sökmen'e gönderdiği telgraf.
Tayfur Sökmen, 1892 yılında Adana'da doğdu. Rüştiyeyi bitirmiş, ayrıca hususi eğitim almıştır. 2. Kolordu emrinde Kuvâ-yi Milliye komutanlığı, Hatay Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti temsilciliği, İskenderun ve havalisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruculuğu ve başkanlığı, Antakya-İskenderun muaveneti İçtimaiye cemiyeti başkanlığı, Hatay Erkimlik Cemiyeti Reisliği yapmıştır.
Milli Mücadele sırasında Hatay'da Fransızlara karşı direnişi örgütledi.
1937'de Milletler Cemiyeti'nin Hatay için kabul ettiği anayasadan sonra kurulan Hatay Devleti'nin ilk ve tek devlet başkanı seçildi. Bu görevi, Hatay 29 Haziran 1939'da Millet Meclisi'nin kararıyla Türkiye'ye katılma kararı alıncaya kadar sürdürdü.
Hatay'ın Türkiye'ye katılması sonrasında TBMM'ye giren Sökmen, 1943, 1946, 1950, 1954 ve 1957 genel seçimlerinde Hatay milletvekili seçildi. 1961'de Cumhuriyet Senatosu'na seçilen Sökmen, 1975'te yaş haddinden emekliye ayrıldı.
Tayfur Sökmen, 3 Mart 1980 tarihinde İstanbul'da vefat etti.
Tayfur Sökmen, Hatay'ın Türkiye'ye katılmasında önemli rol oynayan bir lider olarak kabul edilir. Hatay'ın kurtuluşu için verdiği mücadeleden dolayı kendisine "Hatay'ın Fatihi" unvanı verilmiştir.
Sökmen'in çocukları arasında eski TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu ve eski Hatay milletvekili Bahir Sökmenoğlu da bulunmaktadır.
Tayfur Sökmen'in 21 akrabası 6 Şubat 1923 depreminde hayatını kaybetti.
Mekanı cennet olsun...