Yıllar
Konular
Favoriler

Gökçen, ben bu toprakları seviyorum. Yurdumun toprağını, dağını, taşını, havasını, insanlarını seviyorum.

Bazı şarkılar bana, bir gün bu insanlardan kopacağımı hatırlatıyor; işte o zaman içime bir ateş düşüyor.

Ve bu ateş, sonradan gözyaşı olarak akıp gidiyor.

Unutma ki, Mustafa Kemaller de insandır. Ve onlar da zaman zaman ağlamak isterler.

Mustafa Kemal Atatürk
Buraya tıklayarak sayfayı yenileyin ve her yenilediğinizde Atatürk'ün bir başka sözüyle karşılaşacaksınız
X

Bir gece Atatürk ve arkadaşları sofradayken udi "Gel gitme kadın" isimli şarkıyı söylemeye başlar. Atatürk bir anda duygulanır, gözleri dolar.

Sabah manevi kızı Sabiha Gökçen yanına gelip sorar: Dün gece o şarkıyı duyunca neden ağladınız?

Atatürk hüzünle görseldeki cevabı verir.

Zeki Müren'in yorumuyla Gel Gitme Kadın:

Kaynak: Sabiha Gökçen - Atatürk'le Bir Ömür, s. 241

Bugün Rize'den ayrıldığım sırada Rize ve Atina müftülerinin temsil ettiği bir hoca heyeti, bütün memleket ve civar halkı önünde kapattırılan medreselerin açılmasını dilekçeyle talep ettiler.

Dilekçeyi okuduktan sonra çok kızdım. Yüksek ve şiddetli bir sesle kendilerini azarladım ve memleketin, milletin şimdiye kadar felaketi sebeplerinin kendileri olduğuna işaret ettim.

Bütün halk ve mektep talebesi "bravo!" sesleri ve heyecanlı alkışlarla karşıladılar.

Buna karşılık, Rize'deki liseyi canlandırmak elzemdir. Mektep binası ve eğitim aletleri yoktur. Hocaları çok olan bu muhitte ilim ve irfan teşkilatımızın süratle faaliyete başlaması pek lüzumludur.

Burada Osman Ağa'nın oğlu İsmail Bey, yirmi bin liralık bir mektep binası yapmak üzere imiş. Bunu taltif ederek, işin hızlandırılması ve hemen eğitim aletleri göndermek ve fazla alaka göstermek suretiyle, halkın taassuba karşı gösterdiği fiili tezahüre karşılık vermek icap eder.

Mustafa Kemal Atatürk - 18 Eylül 1924

Atatürk'ün medreselerin açılmasını isteyen hocalar hakkında başbakan İsmet Paşa'ya yazdığı mektup.

* Atina, Rize Pazar'ın eski adıdır.

* Burada bahsedilen "Osman Ağa'nın oğlu İsmail Bey", Topal Osman'ın oğlu İsmail Feridun Bey'dir (Kesin bilgi değil).

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 17. Cilt, s25

11 Haziran 1920'de sabahleyin, Hacıbayramkapısı'ndaki İslam mahallelerine hücum eden Ermeni göçmenleri, bütün İslamları cebren evlerinden sürüp çıkararak bütün eşyalarını gasp etmişlerdir. Neye uğradıklarını bilemeyen İslamlar, Kahyaoğlu Çifliği ve Küçükdikili yoluyla göçe mecbur olmuşlardır.

11 Haziran öğleden sonra saat üçte, bu biçare ahali yolda Kahyaoğlu Çiftliği'ne vardıklarında, otuz silahlı Ermeni'den meydana gelen bir çetenin taarruzuna uğrayarak, bütün erkekler bir eve, kadınlarla çocuklar diğer bir eve doldurulmuş, kırk üç erkek, yirmi bir kadın ve miktarı tespit edilemeyen çocuklar kamadan geçirilmişlerdir.

Ayrıca, dördü erkek ve on sekizi kadın olmak üzere yirmi iki yaralı vardır. Kadınların kollarını ve kulaklarını kesmek suretiyle bilezik ve küpelerini almışlardır.

Mustafa Kemal Atatürk - 13 Haziran 1920

Atatürk'ün General Gouraud'a yolladığı mektup.

Kahyaoğlu Katliamı, 11 Haziran 1920'de Adana'nın Yeşiloba ilçesinde en az 64 sivilin Ermeniler tarafından öldürüldüğü katliamdır. Katliam, Kaç Kaç Olayı sırasında gerçekleşti. Kaç Kaç Olayı, 1919-1922 yılları arasında Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yaşanan Ermenilerin Türklere karşı gerçekleştirdiği saldırı ve katliamlar dizisidir.

Kahyaoğlu Katliamı'nda, Adana'dan Toros Dağlarına kaçmak isteyen 150 kişilik bir kafile, Karaisalı ve Belemedik arasında, Yeşiloba Tren İstasyonu civarında Ermeniler tarafından durduruldu. Esir alınan siviller Kahyaoğlu Çiftliğine götürüldü. Kadınlar ve çocuklar farklı bir bölüme, erkekler farklı bir bölüme dolduruldu, elleri bağlandı ve kurşuna dizildiler.

Bazı kurbanlar süngüler ile öldürüldü. Olaylar sırasında birçok kadına tecavüz edildi. Katliam, Ermeniler bir silah sesinden sonra Türklerin geldiğini zannedip dağılınca sona erdi.

General Gouraud, Çanakkale Savaşı sırasında Fransız birliklerinin komutanıydı. Sonrasında Suriye ve Güney Anadolu'da “Yüksek Komiser ve Fransız Kuvvetleri Komutanı” olarak atandı ve bunun yanı sıra Fransızların Doğu Orduları ve İşgal kuvvetleri Komutanı idi.

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri, 8. Cilt, s.312

Askerimizin çoğu, herhalde İzmir'e gitmek istediği için, deniz kıyısına varmadıkça kanmamış, durmamıştır. Çünkü ona verilen emir, "Akdeniz'e!" idi.

Türk askerinin sinesi yalnız azim ve inançla doludur. O, göründüğü gibi perişan değildir. O, kabuğu siyah ve içi bembeyaz olan kestaneye benzer; yani bir cevherdir. Onunla hasbıhal ederseniz, onun mayasını, tabiatını anlar, öğrenirsiniz; fakat biliniz ki, o herkese de açılmaz.

Derdine aşina çıkabilirseniz görürsünüz ki, cahil sandığınız o "Mehmet" neler bilir, kalbinde ne büyük emeller, fikirler besler! Onun için iddia ederim ve son hakikatle ispat ediyorum ki, harpte zafer, azim ve inancı kuvvetli olan tarafındır! Ve biz onunla muzaffer olduk. İşte siz gençler, onu takviye ediniz.

Mustafa Kemal Atatürk - 21 Ekim 1922

Atatürk'ün, Bursa'da İstanbullu gençlere yaptığı konuşmadan

Kaynak: Atatürk'ün Bütün Eserleri 14. Cilt, s.27

Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile medeniyetin ışığı karşısında filan veya falan şeyhin uyarmasıyla maddi ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni toplumunda varlığını asla kabul etmiyorum.

Mustafa Kemal Atatürk - 30 Kasım 1925

Atatürk'ün Kastamonu'da halka yaptığı konuşmadan

Kaynak: Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 01.10.1925

Veritabanında
715 söz
bulunuyor.
Arama
Görüş Bildir

ve Arasında